28 Haziran 2013 Cuma

Güçlülerin Silah - Gürz


Gürz, düşmanı yaralamak ve zırhını parçalamak amacıyla yakın çatışmada kullanılan, üzerinde boğumlar olan ve bir ucu öbüründen çok daha kalın bir silahtır. Demir, bakır ve bronzdan olabilir ama törenlere özel zamanın demircileri tarafından altın olanlar da dövülmüştür. Osmanlılarda ismi Esliha-ı Darbe'dir. Bozdoğan, şeşper, topuz gibi isimlerle de anılır. Gürz taşımak bir asalet ve iktidar simgesidir. Malazgirt savaşında atalarımız Anadolu’nun kapılarını bu silahlarla açmışlardır. Sultan Alpaslan’ın elinde gürz olduğu kesin bilinen bir şeydir. Devletten devlete değişiklik gösterebilir. Bazı devletlerin gürzleri Osmanlı gürzlerine göre daha hafif veya daha ağır olabiliyordu. Osmanlılarda uzun ve zırh delecek kadar ağır olan cinsine gürz, kısa ve hafif olanlarına ise topuz deniyordu. Talim silahı için kullanılanına ise matrak deniliyordu.



Bu silahın malzemesi ya tahta ya deri olurdu. Her yerde araya dikiş, nakış ve desen ekleyen Osmanlı Devleti gürzlerinde de desen yapmışlardır. Bir silahı güzel gösterebilen bu desenler tam bir ustalık eserleridir. Savaş zamanında kullanılan gürz ve topuzların çoğu şu an Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenmektedir. Yukarıda bir örneğini görebileceğiniz Gürz'ün, World of Battles'a yansımış olan hali de aşağıdadır.

31 Mayıs 2013 Cuma

Bedenlerin Tek Koruyucusu - Zırhlar

Orta Çağ’da savaş zırhları çok önemli bir yer tutmaktaydı. İnsanların hayatlarını kurtaran bazen ince ve hafif bazen kalın ve ağır olan eşyalardır. Zırh bir bütün değildir ve parçalardan oluşur. Ayrıca tek bir tür de değildir. Parçalara ayırmak istersek üçe ayırabiliriz zırhları: başı koruyan, gövdeyi koruyan ve ayakları koruyan.

Miğfer, başı koruyan savaş için tasarlanmış özel bir kask türüdür. İlk kez Asurlular M.Ö 900 yılında kullanmıştır. Antik Yunan ve Roma İmparatorluğu zamanında çok popüler olan miğfer neredeyse Orta Çağ’daki her savaşçıda vardı.

 
Gövdeyi koruyan zırhlar ise pek çok türe ayrılır. Orta Çağ zamanlarında popüler olanlar ise plaka ve örme zincir zırhlarıdır. Plaka zırh, demir veya çelikten dövülme olan, özellikle Orta Çağ’ın son dönemlerinde popüler olan bir zırh çeşididir. Antik Yunanistan’da ve Roma İmparatorluğu’nda bol sayıda askerde kullanılıyordu. Roma yıkılınca yüksek maliyeti nedeniyle tercih edilmeyen bir zırh haline geldi. Örme zincir zırhlar da Orta Çağ’ın popüler zırhlarındandır. Küçük metal halkaların birbirine bağlanarak örgü şekli verilmesiyle oluşmuştur. İlk olarak M.Ö 300 yıllarında kullanılmıştır. Babilliler tarafından icat edildiği düşünülüyor. Günümüzde hala kullanılır ama tabiki de zırh olarak değil. İşinde kesilme tarzı riskler olan insanlar bu zırhları hala kullanabiliyorlar. En büyük örnek ise köpekbalığı gözlemlemek için suya giren dalgıçlar olabilir. Günümüzde kurşun geçirmez yelek tasarımında da bu zırhın hammaddesi kullanılır. Bu zırhların içineyse zırhı giyen insan rahat etsin diye zincir gömlek giyilir ama bu da kendi başına bir zırhtır aslında.

Bacak ve dizler için ise dizçek denilen zırhlar kullanılırdı. Malzeme farklılığına göre kalite değiştirirdi. Genellikle metalden yapılırdı ama dizçeklerin kullanıldığı en büyük örnek olan Antik Yunan orduları bronz dizçek giyerdi. Daha sonraları Roma askerleri dizçek modasına dahil oldu. Orta Çağ’da ise önceleri sadece dizi ve baldırı koruyan dizçekler tüm bacağı korur hale gelmişti.
Yukarıda da bahsettiğim gibi zırhlar artık aktif olarak çok kullanılmıyor olsa da, özellikle filmlerde ve oyunlarda karşımıza çıkabiliyor. İşte onlardan bazıları.

 
Orta Dünya'yı fantastik bir kuru ile anlatan Tokien'in bu saheşeri, özellikle üçleme olarak film dünyasına giriş yaptığında, görsellik açısından büyük sükse yaptı. Kıyafet kategorisinde aldığı Oscar ile de, zırhların görüntüsüne ne kadar önem verdiğini kanıtladı.



Joygame'in strateji oyunu World of Battles'ta, ordunuzda bulunan birimleri birbirinden farklı hafif ya da ağır zırh çeşitleri ile özelleştirmek mümkün.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Savaşların Vazgeçilmez Aracı: Kılıçlar

Bilinen ve bilinmeyen tüm tarih boyunca insanlar kendilerini savunmak için farklı yolları tericih etmiştir. Bunların başında da hiç şüphesiz Kılıç olarak tabir edilen savunma ve saldırı silahı gelir. Metalin ilk kez şekillendirilebildiği dönemlerden bu yana askerlerin belinden ve sırtından düşmeyen bu tarihin en eski silahı, günümüzde bile önemli bir yere sahiptir.

Tarihin bilinen ilk kılıçlarının Arslantepe/Türkiye'de yer aldığı söylenir. İ.Ö. 3.300 yıllarına dayanan bu kılıçlar, aslında daha çok uzun bir hançeri andırır. Zaten "Kılıç" ihtiyacı da, hançerlerin artık yeterli olmamasından kaynaklanmıştır. Metali şekillendirerek, daha uzun hançerler yapılabildiği tespit edildikten sonra, savaşın vazgeçilmezlerinden biri artık tarihte yerini almaya başlamıştır.


Kılıçlar geçmişteki en büyük evrimini, yapıldığı maddeyi değiştirdiği zamanlarda geçirmiştir. Önce bronz ile başlayan üretim şekilleri, sırasıyla demir ve ardından da çeliğe geçmiştir. Tahmin edebileceğiniz gibi dayanıklılığı nedeniyle çelik ile yapılan kılıçlar, her zaman en çok tercih edilenler arasında yer almıştır.

Ayrıca kılıçlar yapıldıkları bölgeye ve yapan demircinin isteğine göre büyük çeşitlikler göstermiştir. Genelde "kılıç" dendiğinde akla ilk gelen simge; iki tarafı da keskin, güçlü bir insanın tek eli ile kullanabileceği bir silahtır. Ancak bu simge tarih içerisinde çok fazla çeşitlilik göstermiştir. Boyutlarına göre "Great, Long, Bastard, Broadsword, Short" gibi temel bazı çeşitlere ayrılan kılıçlar, ayrıca yöresel olarak da farklılık gösterir.

Kılıçlar günümüzde savunma veya saldırı aracı olarak tabii ki de tercih edilmemektedir. Ancak tarihlerine saygı duyan ve bunu bir simge olarak görerek yaşatmaya çalışan milletler hala vardır.

Kill Bill

Japon kültürünün en önemli simgelerinden biri olan Katana, samurayların kılıcı olarak bilinir. Birçok filme konu olan bu kılıç, Tarantino'nun sevilen filmi Kill Bill'de de karşımıza çıkmıştır.


World of Battles

Kılıç kullanan birçok birliğin bulunduğu World of Battles'ta, aynı tarihte olduğu gibi birbirinden farklı kılıç türlerine rastlamak mümkün.




3 Mayıs 2013 Cuma

Gücün Simgeleri: Devler

İnsanlığın ilk zamanlarında, şu anki bedenlerimizin aslında çok daha büyük ve yaşam alanlarımızın da çok daha devasa olduğu söylenir. Mistik bir inancın eseri olan bu yaklaşım, tabii ki yokluktan var edilmemiştir. Yunan, Norveç ve hatta Galler mitolojilerinde, Dev ve Devler çoğu kez tasvir edilmiş ve betinlenmiştir.

Devler çoğu zaman tanrı ya da tanrılar tarafından hor görülmüş, insanlar tarafından dışlanmış ve savaşlarda birer araç ya da gardiyan olarak kullanılmıştır. İnsanlar içerisinde yaşamayı reddeden ve buna zorlandıklarında da sahip oldukları karşı koyulamaz güçleri ile buna direnen bir ırk gibi anlatılan Devler, insan formuna olan benzlerliklerinin yanında, fantastik bir evrenden fırlamış gibi farklı biçimlerde oldukları da anlatılır.

Tabii ki tüm bu anlatılanları metinsel olarak kaydedilmiş bir kanıt altında toplamak imkansızdır. Ancak hikayelerde, masallarda, filmlerde ve oyunlarda görebildiğimiz Devler, yüzyıllar boyunca anlatılmaya devam etmiştir. Günümüzün kaynaklarında da kendilerine yer bulmaya devam etmektedirler.



Game of Thrones

Günümüzün belki de en çok izlenen dizilerinin başında gelen Game Of Thrones, Devler ırkını işleyen ender isimlerden biri. Boyut olarak "Dev" kavramı "büyük bir insan" gibi betimlenmiş olsa da, sahip oldukları güç ile insanlardan fazlasıyla üstün olduklarını aşağıdaki videoda görebilirsiniz.




World of Battles

World of Battles'ın savaş ortamlarında Dev kavramı büyük önem taşır. Ordular, sahip oldukları birbirinden farklı devler ile savaşın gidişatını anında değiştirebilir. Sadece insan formuna benzeyenler değil, çok farklı şekil ve biçimlerde Devler ile karşılaşmak mümkündür.



25 Nisan 2013 Perşembe

İnsanın En Yakın Dostu: Atlar

İnsanın en iyi dostu köpekler dense de, hayvanların evcilleştirildiği tarihe baktığımızda aslında atların daha öne çıktığını görüyoruz. Köpekler gibi sadece küçük bir figür olmaktan öteye giden atlar, geçmişten günümüze tüm milletlerin en çok güvendiği ve hayatlarında yer verdikleri isim olmuştur.

Tarihçilere göre ilk evcilleştirilen atlar bundan tam 6000 yıl öncesinde yer alır. Sahip oldukları iri yapıları ve güçlü kasları sayesinde, özellikle taşımacılık anlamında ilk tercih edilen hayvan olmayı başarmıştır. 20 yıla kadar yaşayabilmeleri ve 15 yaşına kadar da yavru verebilmeleri nedeniyle, özellikle küçük ailelere uzun süreler hizmet vermişlerdir. Daha sonraları ise çiftliklerde yetiştirilmeye başlanmış ve tamamen bir yaşam şekli, hatta meslek haline gelmiştir.

Atlar sahiplerine olan bağlılıkları ile ün salmışlardır. İyi bir at binicisi, atını istediği gibi yönlendirebilme yeteneğine sahiptir. Dört nala koşma diye tabir edilen koşma stilleri ile çok yüksek hızlara çıkabildikleri gibi, eğer sahipleri isterse yürüyebilir hatta saatlerce hareket etmeden bekleyebilir de. Dizlerini ve bileklerini kitleyebilme yetenekleri sayesinde ayakta uyuyabilen bu hayvanlar, çoğu zaman bir insandan bile daha güvenilir olarak kabul edilmiştir.

İnsanlara olan bağlılıkları atları zaman içerisinde savaş arenalarına da sürüklemiştir. Devasa kas güçleri ve birlik olduklarında yarattıkları korkulu imajları, Atlı Birlikler olarak tabir edilen askeri sınıfların oluşmasını sağlamıştır. Amaçları düşman birliklerine göz dağı vermek ve piyadeleri dağıtmak olan atlı birlikler, orduların gizli silahları olarak tarihte yerini almıştır.

Günümüzün modern ordularında tercih edilmese de, şehir içi güvenlik birlikleri tarafından hala kullanılmaktadır. Ayrıca Atçılık birçok ülkede birer meslek ve spor dalı olarak kabul görmeye devam etmektedir. Tarihteki ve günümüzdeki örneklerine göz atarsak eğer;



Video oyunlarında atlı birliklerin birçok örneğine rastlayabiliyoruz. Bunlardan biri de strateji türündeki World of Battles. Özellikle Amazon ırkının atlı birlikleri, sahip oldukları üstün hız yetenekleri ile dikkat çekiyor.





Başka bir video oyunu olan Darksiders'ın konusu ise mahşerin 4 atlısına dayanır. Bunların biri olan War (Savaş)'ı yönettiğimiz ilk oyunda, karakterimizin en yakın dostunun atı olduğunu görüyoruz.


17 Nisan 2013 Çarşamba

Tarihin En Eskilerinden: Mızraklar

Mızraklar belki de bu blog sayfasında görebileceğiniz en eski geçmişe sahip silahların başında geliyor. Tam 500.000 yıl öncesine dayanan tarihleri ile mızraklar, insan elinin yaratabildiği en eski savunma ve saldırı silahlarından biri.

Tahmin edebileceğiniz gibi başlangıç zamanlarında avcılık için kullanılan mızraklar, temelde ahşap ve ucu sivrilmiş taşların birleşiminden oluşuyordu. Boyutundan dolayı hem elde tutularak, hem de fırlatılarak kullanılabilen mızraklar, zaman ilerledikçe farklı şekillerde üretilmeye başlandı.

Yunanlıların en çok tercih ettiği silahların başında gelen mızraklar, özellikle kalkanlar ile kullanıldığında fazlasıyla ölümcül olabiliyorlardı. Atlı birliklerin çoğalması ile birlikte, mızrakların da biçim ve tasarımları da değişmeye başladı. Uzunluk olarak büyüyen mızrakların ucunda bulunan eklentileri de, hayvanların kalın derilerine zarar verebilecek şekilde, metalin de katkısı ile birlikte şekillenmeye başladı.

Roma döneminde ise mızrakların kullanımı daha çok fırlatılmaya dayalı işliyordu. Mızrakların yapısı daha hafif ve düşman kalkanlarına ve zırhlarına zarar verebilecek şekilde tasarlanıyordu. Roma İmparatorluğu'nun düşmesine rağmen savaş taktikleri devam etti. Orta Asya'da Roma'ya göre mızrakların kullanımı Yunanlılar gibiydi. Daha çok büyük mızraklar tercih ediliyordu ancak ağırlık olarak daha rahat taşınabilir ağaçlardan yapılan bu mızraklar, hem fırlatma, hem de birebir savaş için kullanılabiliyordu.

Tarihin belki de en ilginç mızrakları Almanya ve eski İngiltere'de görülen Pikeman, yani Mızrakçı Askerler'in kullandığı, devasa boyutlarda ve sadece iki elle taşınabilenlerdi. Özellikle İngiltere'de at üstünde de kullanılabilen bu mızrak çeşitleri, bir dönem halkı eğlendirmek için yapılan Şövalye karşılaşmalarında da görülmüştür.

Günümüze baktığımızda ise mızraklar artık ordulardan tamamen arındırılmıştır. Sadece Cirit Atma olarak adlandırılan bir spor dalı olarak görülmektedir. Ayrıca mızrak kullanan karakterler, film ve oyunlarda da yerlerini almıştır.


Don Kişot

İspanyol Altın Çağından bir örnek olarak en akıcı edebi eserlerden biridir ve belki de İspanyol edebiyatına ciddi bir giriştir. Modern Batı edebiyatının en kayda değer kurgu romanlarındandır.


World of Battles

Strateji oyunu World of Battles'ta, oyunda seçebileceğiniz birçok birlik arasında mızrak kullanan askerleri de görmek mümkündür.


8 Nisan 2013 Pazartesi

Askerin En Yakın Dostu: Kalkan

İnsanların kendilerini savunma ihtiyacı hissettiği günlere, yani tarihin en derin dönemlerine doğru gittiğimizde, saldırı tekniklerinin yanında kesinlikle tercih edilmesi gereken bir şey var ise o da kalkanlardı. Temel amacı uzaktan zarar vermek için kişiye doğru fırlatılan ok ve benzeri silahları engellemek olan kalkanlar, ayrıca kılıç, balta ve gürz gibi yakın mesafe silahlarını da savurmak için kullanılıyordu.

Kalkanların zaman içerisindeki gelişimine baktığımızda, aynı ok ve yayda olduğu gibi uzun süreli bir evrim sürecinden geçtiğini görüyoruz. İlk zamanlarda ahşap ve hayvan derilerinden yapılan kalkanlar, biçim ve boyut olarak çok tatmin edici değillerdi. Özellikle vücudun korunması gereken bölümlerini ya tam olarak koruyamıyor, ya da hasara karşı yeterince dayanamıyordu. Tabii ki bu durum seneler ilerledikçe değişmeye başlamıştı.

İlk kullanılan kalkanlar tahmin edebileceğiniz gibi yuvarlak olarak tasarlanıyordu. Hem taşınması, hem de kullanılması rahat olan bu tasarım, kullanan kişiye de çevreyi iyi gözlemleyebilme imkanı sunuyordu. İhtiyaca göre değişen kalkan tasarımları zamanla büyümeye başladı. Üretim malzemelerinde metalin de tercih edilmesi ile birlikte, çok daha güçlü kalkanlar üretilir hale gelmişti. Ancak bu durum kalkanların zor taşınmasına ve savaş arenalarında askerlerin daha hantal hareket etmesine yol açıyordu. Her ne kadar bu tür kalkanları tercih eden birlikler olsa da, özellikle çift el ile kullanılan silahları daha iyi kullanan askerler kalkanlardan vazgeçiyorlardı. Bu nedenle hem sağlam, hem de taşınabilirliği kolay olan kalkanların geliştirilmesine başlanıldı.

Kalkanları bir simge olarak en doğru ve akıllıca kullananlardan biri hiç şüphesiz Roma ordu ve askerleri idi. Özel formasyonlar için geliştirilmiş olan, neredeyse askerlerin boyutundaki kalkan tasarımlarını tercih eden Roma, kalkanlara arma işleme konseptini de tarihte ilk başlatanların başında geliyor. Her birliğin, hatta her komutanın kendilerine has armalarını görebilmek mümkündü. Özellikle kaplumbağa formasyonu olarak tabir edilen yöntemleri sayesinde, ok yağmurlarından tamamen korunabilme yeteneklerine sahiplerdi.

Günümüze baktığımızda ise kalkanların hala önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Hükumetlerin özel asker ve polis birimleri, tek el ile kontrol edilebilen saldırı silahları ile birlikte kullanılabilen, çoğu kurşun geçirmez hem hafif, hem de sağlam kalkanları tercih ediyorlar. Sadece gerçek hayatta değil, hayal gücünün de sağlam ögelerinden biri olan kalkanlar, görsel ve yazılı medyada takipçilerine önemini unutturmamak için çabalamaktadır.


Roma Askerleri

Yazımda da bahsettiğim gibi kullandıkları kalkan formasyonları ile dikkat çeken Roma Askerleri, her türlü düşmana karşı direnebilme özelliğine sahipti.


World of Battles

Video oyunlarında aşina olduğumuz kalkan tasarımları, World of Battles'ta da karşımıza çıkıyor. Her tür boyut ve tasarımda kalkanların bulunduğu bu oyunda, ırkların kendilerine özel kalkanlarına rastlamak da mümkün.



300 adet Spartalı'dan oluşan askerlerin hikayesini anlatan bu filmde, çocukluktan beri özel olarak yetiştirilmiş askerlerin düşmanlarına karşı direnişine şahit oluyoruz. Çok alışık olunmayan "kalkan-mızrak" ikilisinin tercih edildiği savaş tekniklerinde, özellikle askerler arasındaki koordineli hareketler dikkat çekiyor.



29 Mart 2013 Cuma

Ateşin ve barutun gölgesinde iki dev: Ok ve Yay

Tarihin derinliklerine doğru indiğimizde, modern savaş  ve silahlar öncesi savunma ve saldırı amacıyla kullanılan ilk ve en etkili silahlardan biri olan Ok ve Yay, şüphesiz ki tarihin en akılda kalıcı simgelerinden biridir. Günümüzden 15.000 yıl öncesine kadar giden bir geçmişi olan bu ikilinin ilk olarak Afrika'da kullanıldığı tahmin edilmektedir. Her ne kadar bazı tarihçiler duvar çizimlerime dayanarak 50.000 yıl öncesini işaret etseler de, bu bilgilerin doğruluğu henüz kanıtlanmamıştır.

Tarihteki en eski yaylar, 1930 yılında Almanya'da ve Danimarka'da ortaya çıkmıştır. Stellmoor ve Holmegaards kalıntıları olarak bilinen bu kalıntılar, bizlere 10.000 ve 8.000 yıl öncesini göstermektedir ancak ağacın aşınma kapasitesi ve o dönemlerde mızrakların da yoğun şekilde tercih edilmesi nedeniyle, kesin bir tarih ve yıl vermek mümkün değildir.

M.Ö 3000'li yıllara gelindiğinde ise ok ve yay artık bir savunma ve avlanma aracından çok, savaş arenalarında da boy göstermeye başladı. Özellikle Antik Mısırlılar tarafından birincil savaş aracı olarak kabul edilen ok ve yay, M.Ö.1800'lerde Asurlular tarafından da tercih edilmeye başlandı. Zaman içerisinde hem kullanıldığı malzeme, hem de tasarım açısından değişiklik gösteren yay, artık zamana, hava şartlarına ve savaşın yıpratıcı etkilerine karşı daha dayanıklı bir hale gelmişti.

M.S ise artık birçok devlet, birlik ve ulus tarafından en güvenilir savaş aleti olarak mızrak ve türevlerinin yerine geçmeye başlamıştı. Özellikle Orta Asya'da büyük bir ilgi ile karşılanan ok ve yay, müslümanların adeta bir kültürü haline gelmeye başladı. Yıllar ilerledikçe sadece piyadeler tarafından değil, at üstünde de tercih edildiği görülen ok ve yay kullanımı, tarihin en çok işlenen hikayeleri arasında da yerini almayı bildi.

Filmlerde, kitaplarda ve özellikle oyunlarda karşımıza çıkan ok, yay ve okçuluk, günümüzde ise ancak bir spor türü olan Okçuluk'ta işlenmektedir.

Arrow - TV Serisi
Yalnız kaldığı bir adada 5 yıl boyunca hayatta kalan ve ardından şehrine dönen bir karakteri anlatan Arrow, ok ve yayın detaylıca işlendiği ender isimlerden biridir. Yay kullanım teknikleri, ok yapımı ve çeşitleri ile ilgili birçok malzeme içerir.



Robin Hood - Roman/Hikaye
Tarihin en bilindik karakterlerinden biri olan Robin Hood, zenginlerden çalıp, fakirlere dağıttığı altınlarla ün salmıştır. Resimde de gördüğünüz gibi yanından ayırmadığı ok ve yayı ile adeta bir simge haline gelmiştir.


World of Battles - Video Oyunu
Online bir strateji oyunu olan World of Battles, özellikle okçu birliklerinin kullanımı ve önemi ile dikkat çekiyor. Farklı kültürlerden esinlenilmiş ok, yay ve okçu tasarımları, fantastik ögeler ile etkileyici bir şekilde yansıtılmış.